Maslak-Çapa arasındaki yolu, eğer son model bir servis aracını kullanarak kat ediyorsanız tam "22 " dakikayı göze almışsınız demektir. Murat Kazanasmaz' a inat iddia ediyorum, normal koşullarda böyledir. Lakin bu akşam tam "43" dakikayı buldu bu yolculuk... Ve bu yolculuk esnasında, radyo kanalı tam "3" kez Grup Model' in hit şarkısını ısıtıp, ısıtıp sundu biz sevgili yolculara...
Solist haykırıyordu: "Bu ne biçim son böyle?"
Dayanamayıp, tatlı bir garson edasında ben de soliste sordum...
"Nasıl bir son alırdınız? Bitter mutlu son? Bitter mutsuz son?"
Bitirme süsü verdiğiniz, zaten laçka olmuş ilişkiler için promosyonumuz olur "bitter". Yani "o sevgiler ki yoktular" güzel solistim…
Sevgi neydi babam? İnsan sevince nasıl olurdu? Öyle masallardan örneklere ihtiyaç olmamalıydı! Zira hiç hazzetmem "kurbağa prensi" sırf prens olduğu için öpen kapitalist prensesten...
İnsan sevince tıpkı Halikarnas Balıkçısı gibi daha kimseler uyanmadan küpe çiçeklerinin tohumlarını bereketli elleriyle toprağa ekiyor sevgiyle…
İnsan sevince profesörken "Artık konuşmak anlamsız!" diyerek inzivaya çekilip, bahçıvanlık yapmaya başlayan, ünlü dil bilimci Wittgenstein' in tıkanılmışlığını anlayabiliyor...
İnsan sevince mesleki sıfatlardan nefret eden ama yine de "yazmasa deli olacak" Sait Faik' e ortak oluyor...
Ve belki de insan sevince Virgina Woolf' la beraber ölümü mükemmelleştirebiliyor...
Ha, yaşadığımız çağda bu isimlerin kalmadığını anladınız yani. Aferin! Ama yine de bu vasıflara sahip olduğunuzu iddia ediyorsanız, garsonumuz hemen size afilli bir depresyon getiriyor!
"Depresyonunuzu nasıl alırdınız? Evde mi, yoksa şöyle soğuk bir klinikte mi?"
Bu makale 1.11.2011 16:07:16 tarihinde eklenmiş ve toplam
kere okunmuştur.
2024© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.